• 0543 403 85 03
Mışarêx (Köyümüzdeki Menkıbeler)

Mışarêx (Köyümüzdeki Menkıbeler)


NAVRÛNK ) MIHEMED : Cevizli Köyü Camii’nin alt katında Mela Mehemed isminde bir yatırın bulunduğu rivayet edilir. Bu yatır geceleyin bazı kimselerce ışık halinde görüldüğünden Navrunk (içi ışımış-ışık) olarak adlandırılır. Herhangi bir dileği bulunan ve özellikle çocuk isteyen kadınlar tarafından ziyaret edilen bu yatırın türbesinde iki çubuğa ip bağlanılır. Ve bu ipler, sallanırsa çocuğun olacağına inanılır.

Dili şişen ve yaralananlar, bademciği olanlar külden kete yapıp bu caminin duvarına yapıştırırlar. Yine gözlerine perde düşenler de bu yatıra götürülerek Allah’tan dilekte bulunulur ve gözlerinin iyileştiğine inanılır. Felçlilerden biri bir adak adamış ve oradan ayrılır ayrılmaz yürümeye başladığı rivayet edilir. Yatırın adâba uygun olmayan hareketlerde bulunanları cezalandıracağına inanılır.

1. Menkıbe: Türbenin üzerindeki cami bir gün yanmaya başlar. Cami görevlisi ne yapacağı şaşırır, Mela Muhammet ona görünerek yangını bir an önce söndürmesi gerektiğini, yoksa gözlerini oyacağını söyleyerek uzaklaşır.

PİRİ MEND ( HECÎ MEND )
Çukurca ilçesi Cevizli Köyü’nün Güven mahallesinde bulunan bu yatır, tek odalı bir mescidin içindedir. Türbe, Han Yaylası yolu üzerinde bulunan derenin kuzey tarafında eğimli bir arazi üzerinde kurulmuştur. Üzerinde herhangi bir yazıt olmadığı için kim tarafından ve hangi tarihte yapıldığı bilinmemektedir. Tek katlı ve iki bölümden oluşmaktadır. Bölümlerden güneydeki mescit, kuzeydeki türbedir. İri kesme taşlarla yapılmış olan türbenin üstü düz dam olarak örtülüdür. Kapısı oldukça eski, dar ve ahşap işlemelidir.

Y.Y.Ü.Öğretim üyesi Mehmet Top’un anlattıklarına göre yörenin en eski yapılarındandır.(Mehmet Top, Hakkâri ve Çevresindeki Sanat Eserleri Yüzey Araştırması,1998, s.4)Kırsal bir bölgede bulunan bu yatır özellikle yolculara mekânlık eder. Ayrıca Haci Mend ismini 7 defa hacca gitmesinden aldığı söylenilir.
1.menkıbe: Haci Mend, Allah’ın sevgili kullarından birisi olduğu için burada bulunan bir ağaçtan hem yağ hem bal (bal ve süt diyenler de var) akıtarak konaklayan kişilerin doymaları sağlardı. Ancak bunu merak eden Çukurcalı ve Hakkârili bazı ileri gelenler bu sırrı açığa çıkardıkları için ağaç kurumuş ve bir daha bu gıdaları veremez olmuştur. Bu olaydan sonra yatır tarafından bu insanların kellik ve âmâlıkla cezalandırıldığı rivayet edilir.

2.menkıbe: Yatırın yanından geçen her koyun sürüsü o günlük sütlerini yatır için sağıp bırakmak zorunda olduklarına inanılır. Sütü vermeden ayrılanların hayvanlarının hastalandığı ya da ayı veya kurt tarafından saldırıya uğradıkları rivayet edilir. Bu sütler buradan geçen yolculara yiyecek olarak ikram edilir. Hatta Bilicani köylülerinin sütleri bırakmadan ayrıldıkları gece hayvanlarının telef olduğu görülmüş ve sabah geri gelerek sütü bıraktıkları rivayet edilir.

 

KAYNAK : VAHİT AKIN